İSHAK PAŞA SARAYI
Doğubayazıt’ta bulunan İshak Paşa Sarayı, Unesco Dünya geçici mirası listesinde bulunmaktadır. Doğubayazıt’ın en yüksek tepesine yapılmış, bir inci gibi görülmektedir. Türkiye’de Topkapı Sarayı’ndan sonra, en önemli eserdir.
Bazid Sarayı; Doğubeyazıt’a 7 km. uzaklıktadır. Eski Bazid Hükümeti bu saraydan yönetiliyordu. Saray 115x50m boyutlarında tesviye edilmiş Pozêreş Tepesi üzerine kurulmuştur. Doğu batı yönünde 7.600m2’lik bir alan üzerinde saray oturtulmuştur. İç içe iki avludan oluşmaktadır. Bodrum ve zindanlarla üç katlıdır. İshak Paşa Sarayı’nın 366 odası, cami, türbe, harem daireleri, bey odaları, divan salonu, surları, iç ve dış avluları, hizmet binaları, kütüphane, zindan, mahzenler, selamlık ve haremlik, nöbetçi memur odaları, fırın, mutfak gibi bölümleri vardır. O günün imkanları düşünüldüğünde, sarayın ne kadar büyük bir emek ve işçilikle yapıldığı görülmektedir. “İshak Paşa Sarayı, dikkatlice incelendiğinde, yalnız bir saray olmadığı görülür. Bey kalesi, mahkemesi, divan kısmı, harem ve selamlığı, cami, zindanı, türbeleri, surları, ön ve arka iç avlusu, tavlaları ile mükemmel bir şato olduğu görülür.”[1]
İshak Paşa Sarayı’nı önemli kılan en önemli etken, ilk defa Pisyani Kürtlerinin burada dünyanın ilk Kalorifer Sistemini kurmuş ve çalıştırmış olmalarıdır. Avrupa’da şömine kullanılıyorken ve kalorifer diye bir şey bilinmiyor iken, ilk defa Kürtlerin kaloriferi burada kullanmaları çok önemli bir icattır. Kış mevsiminin Doğubayazıt’ta çok sert geçmesi onları bu buluşa itmiştir. Odalardaki çok büyük ocaklar içinde yakılan odunların ısısı ve dumanı borularla duvarın etrafından geçirilerek odalar ısıtılmıştır. Ayrıca ocaklarda ısıtılan suyun, topraktan yapılmış künk (kêzîn) denilen kil borularla, duvarların arasından geçirilerek sarayın tamamı ısıtılmıştır.
Minaresinde ahlat kırmızı taşı ile, yöresel kireç taşı kullanılarak, minaresi iki şerit şeklinde görülmektedir. Kapıları ise, İran ve Kafkas kapılarına benzer büyük görkemli taç kapılar olup, 110 çeşit benzersiz motifler barındırır. İshak Paşa Sarayı ve minarenin Osmanlı ve Selçuklu mimarisi ile hiçbir alakası yoktur.
Bazid İshak Paşa sarayı önündeki yanlış tabela
İshak Paşa Sarayının kapı girişinde sarayı tanıtıcı tabelada, sarayın Çıldırlı Çolak Abdi Paşa tarafından yapıldığı yazılmaktadır. Bu saray, Çıldırlı Çolak Abdi Paşa tarafından yapılmadığı gibi, Osmanlılar tarafından da yapılmamıştır. Sarayı Bazid beyleri kendi imkanları ile yapmışlardır.
Sarayın kimler tarafından yapıldığını ortaya çıkarmak için, Bazid Beyliği’nin nasıl ve kimler tarafından kurulduğu, bunların soylarının ne olduğu üzerinde durmak gerekir.
Ayrıca Şêx Ehmedê Xanî’nin burada geçen emeğini yad etmek lazım. Ayrıca Hanî ailesinin İshak Paşa Sarayı’nda almış oldukları görevler ve saray yapımındaki hizmetleri de göz önüne sermek gerektiğine inanıyorum.
Uzun Hasan’ın ölümünden sonra Akkoyunlu’lar zayıfladı ve şehzadeler arası mücadele başladı. Bazid (Doğubayazıt) halkı artık bölgenin bu önemli gücünden korkmaz oldular. Bu dönemde; “Bazid, Safevi ve Dumili eğemenliği altında iken, Şeyh Ehmedê Xanî’in anne tarafından dedesi olan “Emir Karahan Pisyanî’nin atası öz Bazid halkından ve Kürt Pisyanî aşiretinden olan Behlul oğlu Emir Şahsuvar Pisyanî, 1000 aile ile birlikte isyan ederek 1472 yılında Bazid’i Safevi ve Dumilî’lerden almış, kendisini Bazid Beyi ilan etmişti.”[2] Katip Çelebi de, Pisyanî ailesinin Kürt olduğunu Cihannuma adlı kitabında şöyle kayıt ediyor: “Bunlar tevaifî Ekrad’dan, Pisyan Aşiretinden gayet şeci’ bir taife olup, Kızılbaş (İran) ğayet bunlardan havf ederler.”[3] Anlamı: “Bunlar Kürd ırkından, Pisyan Aşiretinden çok savaşçı, Kızılbaş (İran) bunlardan korkarlar.”) diyor.
Şeyh Ahmedê Xanî’nin babası merhum Şeyh İlyas Xanî’nin yazmış olduğu “Kıssa Şem’un” (Qissa Şem’un) adlı mensur olan Kürtçe kitabının son bölümünde de kendisini ve ailesini tanıtırken, kayınbabası olan Bazid Beylerinin Kürt Pisyani olduklarını da şöyle dile getirir. “Kad (Qed) ketebe fi eyyami Dewle Hanhanan (Xan ê Xanan) el-Kurd el-A’del Behlul Pisyanî, İlyas bin İyad bin Rustem bin Şeyh Abdurrahman el- Kebir bin Mîr Abdurrezzak. Fi sene h. 1063”[4] (Adil olan Hanlarhanı Kürd Behlul El-Pisyanî devleti döneminde, İlyas bin İyad bin Rustem bin Şeyh Abdurrahman el-Kebir bin Mîr Abdurrezzak tarafından 1063 (m.1652) yılında yazılmıştır.)
Bazid Hükümeti’nin toprakları; Ermenistan, Türkiye ve Azerbaycan üzerine dağılmıştır. Erzurum İli ile Tiflis yakınlarına kadar onların hükmü altında idi. Osmanlı Devleti dönemindeki “Defteri İcmali Livai Beyazid ve Tevabiiha” adlı defterde de Bazid Beyliği’ne bağlı olan yerler şunlardır: Bazid (Ribat), Adilcevaz, Eleşkirt (Toprakkale), Şilve (Tutak, Karakilise, Tekman), Şuşan, Golat, Diyadin, Kiği, Ovacık, İskender Kalesi, Zengezor, Mako”[5]
“Doğubeyazit, 1514 te Osmanlı Ülkesine katıldı, sonra bazen Van, bazen de Erzurum Eyaletine bağlı bir sancak merkezi oldu.”[6] “XVII. yüzyılda Bayazit’in merkez olduğu sancağın “Ocaklık” olarak idare edildiği anlaşılmaktadır.”[7] Bazid Beyliği “1514 te Osmanlı Ülkesine katıldı.”[8] Osmanlı ülkesine katılınca kendi beylerini kendi seçer, kendi indirir, iç işlerinde serbest, dışta onlara bağlıydılar. Daha sonra diğer Kürt beyliklerinde olduğu gibi, bu beylerin azl ve nasbı ellerinden alınıp, tamamıyla Osmanlı’ya bağlı kaldılar.
“Bazid Beyi Mîr Şahsuvar Pisyanî’nin yerine oğlu Emir Behlul Pisyanî geçmiştir. Emir Behlul’un h. 930 m. 1524 te ölmesi ile, yerine küçük oğlu Emir Bazid (Beyazid) Pisyanî, Bazid Beyi olmuştur. Sonra Emir Haydar onun yerine geçmiştir.
Emir Haydar’dan sonra “Bazid’e Emir Karahan Pisyanî Emir olmuştur. Emir Karahan Pisyanî Bazid’in 4. beyi olup 40 yıl beylik yapmıştır.”[9] “Emir Karahan Emir I. Abdi Beyin babasıdır.”[10] Bazid Beyi Emir Karahan, Şeyh İlyas Xanî’nin kayınbabası olup, Gülnigar (Gevher Gülnigar) hanımın babasıdır. “Emir Karahan’ın ölümü ile yerine oğlu Emir Abdi Pisyanî Bazid Beyi olmuştur. Emir Abdi 17 Muharrem 1053 miladi 7.4. 1643 te ölmüştür.”[11] Bazid Beyi Emir Abdi (Abdi), Emir Karahan’ın oğludur. Karahan da Emirul Umera Mîr Bazid’in (Beyazid) oğludur. Bu ailenin beyliği h. 974-982 m.1566-1575 yıllarından beri açıkça bellidir. Emir Abdi Pisyanî yerine, oğlu Emir Kara Behlul Pisyanî (1643-1644) Bazid Beyi olmuştur. Emir Qere Behlul Pisyanî’in dayısının adı Emir Karahan (Qerexan) olduğu için, bu bey onun adı ile adlandırılır.”[12] Emir Behlul halk arasında Karahan olarak da adlandırılmıştır. Bazen da Emir Kara Behlul denilmiştir.”[13] Bazen da Mîr Kara Behlul yerine Han Behlul olarak adlandırılmıştır.
Osmanlı Arşivlerinde yer alan ve Beyazit Kalesi’ne bey olarak atanan Behlul Beg’le ilgili bir Osmanlı fermanı şöyledir: “Liva Pasin (Hasankale): der teserrufi Abdi Beg Hakimi Kaleyi Beyazid, bervechi “Arpelık” ba hati Humayun. Fi 11 Zilkaide 1049 4 Mart 1640. Beg zade Abdi Beg: fi seneti 17 Muharrem 1053 7.4. 1643 fevt kılmakla, Erzurum muteserrifi vezir Sivayuş paşa arzi mucibince oğli Behlul Beg Hakimi Kaleyi Beyazid terfiine, diğer oğli; Zeynuddin Beg der Pasin bekasına, Baxeti Humayun.”[14] Osmanlı Padişahı IV. Murat döneminde 19 Zilhicce 1041 ve miladi 7 haziran 1632’de Arpelik Pasin kendisine verilmiş, 17 Muharrem 1053 m. 7.4. 1643’e kadar bu sürmüştür.” Bu kaynaktan anlaşılan 17 Muharrem 1053 m. 7.4. 1643’te Emir Abdi ölmüştür.”[15] Bunu yerine oğlu Emir Kara Behlul Bazid beyi olmuştur. “Emir Abdi yerine Emir Kara Behlul geçmiştir. Emir Behlul h. 3 sefer 1054 m. 11 Nisan 1644’te Bazid beyliğinden uzaklaştırılıp Pasin Beyliğine gönderilmiştir. Kardeşi Emir Zeynuddin Bey Bazid Beyi olmuştur. Muharrem 1055 miladi 01.03.1645 Emir Zeynuddin, Bazid beyliğinden uzaklaştırılmıştır. 6 Recep 1056 miladi 18.08.1646 Bazid Beyliği için Emir Behlul Beg tekrar atanmış, kardeşi Zeynuddin Pasinlere gönderilmiştir.”[16] Bu Hanhanan Kara Behlul Pisyanî Şeyh Ahmedê Hanî’nin dayısı oluyor. “Hanhanan (Xanêxanan) Kara Behlûl hicri 8 Cemaziyelevvel 1056. (22 Haziran 1646 m.) de ölmüş, yerine oğlu Emir Muhammed Bazid Hükümeti Mîrliği için atanmıştır. Halk arasında Emir Muhammed, Purbelali adlandırılır”[17] (1646-1681)
1617 yılında Van Beylerbeyi Tekeli Mehmet Paşa’nın Azemşer Xanî tarafından öldürülmesi ile birlikte, Xanî aşireti Hakkâri, Çukurca, Beytüşşebap arasındaki bütün topraklarını bırakıp göç etmek zorunda kaldılar. İşte bu dönemde Şeyh Ahmedê Xanî’nin babası da Gevaş’ın Şetvan (Aydınocak) köyüne geldiler. Şeyh İlyas’ın eşi Gevher Gülnigar Hanım, Emirul Umera Bazid Beyi Karahan ibn Mir Beyazid ibn Mir Haydar Pisyanî El-Kurdî’nin kızı idi.
Şeyh İlyas Xanî’nin kayınbabası bu dönemde ölmüş olduğundan, kayını Emir Abdi ibn Emir Karahan’ın memleketi Bazid’e gelirler.
Şeyh İlyas Xanî, Doğubeyazit’e varır varmaz, kayını Bazid Beyi Emir Abdi Pisyanî, İstanbul’dan atamasını yaptırarak, Doğubeyazit Sinaniye Medresesi’nde gençlere ders vermek üzere resmi görev aldırdı. 1617 yılı 1 Haziran’ında Medresetil Sinaniye’de hoca olarak başlayan Şeyh İlyas Xanî, daha sonra kayınları olan Bazid Beyleri, onu Sinaniye Medresesinden alarak, Bazid Sarayında başkatip (munşi) olarak onu görevlendirmişler. Osmanlı Devlet arşivlerine göre: “Şeyh İlyas, 29 Sefer 1054 miladi 07. Mayıs 1644 te Doğubeyazit Sarayı Başkatibi olmuştur.”[18] Yine, “1066 hicri ve 1656 miladi Tahrirat Kuyudi Kadime’de Şeyh İlyas Xanî üzerinde bazı kayıtlar gözükmektedir.”[19] Şeyh İlyas Xanî hazretleri 07.05.1644 yılında Bazid Sarayı’nda başladığı Bazid Saray Başkatipliği görevini 1656 yılına kadar sürdürmüştür. Bu görevden emekli olduktan sonra, Van’ın Westan (Gevaş) İlçesi’ne tekrar geri dönmüştür.
Şeyh İlyas Xanîn hazretlerinden Bazid Sarayı katipliği boşaldı. “Bu sırada oğlu Mela Kasım Xanî, Duzesor-Kızılduze Kalesi’nde kadılık yapmakta iken, kayınbabası Bazid Beyi Emir Muhammed Purbelali’nin fermanı ile Bazid Sarayı’nda munşi (kâtip) görevi veriliyor. Şeyh Mele Kasım Xanî, hicri 13 Muharrem 1073 miladi 28.08.1662 de Bazid Sarayı’nda (İshak Paşa Sarayı) katiplik görevini almıştır.”[20] Molla Kasım Xanî hazretleri Allah’tan çok korkan, insanların hakkını savunan birisi olduğu için, bu görevinden arzusuyla ayrılmak istemiştir. Kayınbabası ve dayısı Mîr Muhammed Purbelalı 6 Recep 1073 m. 14.02 1663’te onu bu munşi’lik görevinden uzaklaştırmıştır.”[21]
Bazid’den ayrılıp, Van İli Gevaş (Westan) İlçesi’ndeki babasına ve akrabalarına yakın olmak, hem Van Gölü kenarında bir külliye yaptırarak orada Kürt gençlerini okutma isteğini kayınbabasına açtı. Kayınbabası Bazid Beyî Emir Muhammed Purbelalî bunu uygun gördü. Van İli merkez Amuk nahiyesine bağlı geniş bir toprağı kendi parasıyla aldı. Bu köyde Xanî ailesi Kürt gençlerinin eğitim ve öğretimi İçin Molla Kasım Külliyesi ve Zaviyesi adında büyük bir medrese yaptılar. Şimdi de kendi adı ile anılan ve Van Gölü’nün kenarında bulunan bu köye Molla Kasım Köyü denilir. Bitlis’te de Mela Kasım Xanî bir cami yaptırmıştı. Tarihi kayıtlar Bitlis merkezdeki cami için de şöyle diyor: “Molla Kasım Camii güzel bir mimari eserdir.”[22]
Molla Kasım, kendi adı ile anılan Mella Kasım Köyü’nde gömülüdür. 1915 göçünden sonra bu köy boşalıp hazineye geçince, devlet Kürt olmayan ve İran’dan gelen Kuresini olan şimdiki köylüleri, Molla Kasım köyüne yerleştirdi. Bu köylüler, Gülsünler-Tandil Köyündeki Şeyh Kara ile, Mele Kasım Köyündeki Şeyh Mele Kasım’ı karıştırıp ona da Şeyh Kara dediler. Buna göre Şeyh Kara Zaviyesi ile Molla Kasım Zaviyeleri ayrı olup, her biri ayrı ayrı köylerdedirler. Halbuki 1571 tarihli evkaf defterinden anlaşılacağı üzere, Şeyh Kara ve zaviyesi Amuk Nahiyesi Gülsünler-Tandil Köyü’ndedir. Tandil Köyü ve Alur Mezrası’nın 5.355 ekçe olan hasılının gelen ve gidene sarf edilmek üzere, bu zaviye ye vakfedildiği tespit edilmektedir. (Kuyud-i Kadime 202, v.4/a 28/a)”[23]
Sayın Valimiz’den bütün Hanilerin ricası, Molla Kasım Köyündeki mezarın Şeyh Molla Kasım’a ait olduğuna ait bilgileri Van Kültür Müdürlüğüne tashih ettirip gerekli yazıların asılmasıdır. Ayrıca Şeyh Kara ve zaviyesi’nin Amuk Nahiyesi Gülsünler-Tandil Köyü’nde olduğunu belirtmesidir.
Molla Kasım Xanî’den boşalan munşiliğe, yerine amcası oğlu Yusuf Xanî ibn Yusuf Xanî ibn İyad Xanî, Bazid Sarayı’nda hicri 30 Muharrem 1074, miladi 03.09.1663 te katipliğe başlamıştır.”[24]
Şeyh Ehmedê Xanî, Babası Şeyh İlyas Xanî’nin Bazid Sarayı’nda katiplik görevi yaptığını, bu görevi kendisine de verdiklerini ve bu işin babasından ona kaldığını şiirinde şöyle belirtmiştir:
“Ji saz qelem giriftar bûn, buna Sera munşidar bûn,
Ewan karan ji bab mabun, lew dîwan da munşî hildan.”[25]
“Ustaların kalemi ile meşgul oldun, Saray için katiplik yaptın,
O işler babadan kalmıştı, onun için divanda katip yaptılar.”
Dayısı oğlu Mîr Muhammed Purbelalı döneminde sarayda katiplik görevi almıştır. Daha sonra Emir Abdi, Emîr Mîrza, Emîr Halil, Emîr İbrahim, Emîr Mîrza, Emîr Muhammed Sani ve Emir Abdulfettah’ın beylikleri döneminde Sarayda katiplik yapmıştır. Hicri 1112 m. 1700 yılında katiplikten ayrılmıştır.”[26] Osmanlı ve Bazid Saray kayıtlarından belgelerle ve Xanî’nin şiirleriyle onun katiplik, munşilik ve genel sekreterlik belgelerini ortaya koyduk.
Bazid Beyi Emir Muhammed Sani ve Emir Süleyman’ın öldürülmeleri üzerine Emir Abdulfettah Bazid Beyi olmuştur. Şeyh Ahmedê Xanî bunun döneminde de kısa bir süre Saray munşiliği (katipliği) görevini sürdürmüş ise de onun yaptıkları hoşuna gitmemiş, küsmüş ve bu görevinden ayrılmıştır.”[27]
İlk defa Bazid Sarayı’nın (İshak Paşa Sarayı) projesini yaptırıp temellerini 1674 atan Emir II. Behlul Pisyanî (1645-1646) oğlu Emir Muhammed Purbelali’dir. (1646-1681) Mîr Muhammed Purbelali aynı zamanda 1681 de Bazid’deki Belek Köprüsü’nü de yapmıştır. Mîr Muhammed Purbela’linin vefatından sonra, Emir Abdi temel üzerinden devam etmiştir. Bu zat Şeyh Ahmed Xanî’nin öz dayısıdır. Aynı zamanda Xanî’lerin babası olan ve Şeyh Ahmed’ê Xanî’nin ağabeyi Şeyh Molla Kasım’ın da kayın babasıdır.
Mîr Muhammed Purbelalı, bir ara Erdiş Livasının Paşası da olmuştur. Emir Muhammed Purbelali, ilmi geniş, alimleri seven ve onlara değer veren ilim sevdalısı bir zattı. Mîr Muhammed Purbelalı h.1092 m. 1681 yılında vefat etmiştir.”[28] Yeğeni ve damadı olan Şeyh Mele Kasım Xanî’ye kendi kızı prenses Gülbahar’ı vermiş, onu hicri 13 Muharrem 1073 miladi 28.08.1662 de Bazid Sarayı’nda (İshak Paşa Sarayı) Saray munşisi (kâtip) olarak görevlendirmişti.”[29]
Varlı hoca, Emir Muhammed Purbelali’nin ölüm yılını mezar taşlarından tesbit etmiştir. Mezar taşlarında şöyle yazılıdır: “Kad teveffa merhum Mîr Muhammed el meşhure Purbelali ibni Mîr Behlul fi tefahü feriştahu”[30] Fi tefahu feriştahu kelimeleri ebced hesabıyla hesapladığında, Muhammed Purbelali’nin ölüm tarihini h.1091 miladi 1681 olarak tesbit etmiştir. Emir Muhammed Purbelalı da Ahmedê Xanî’nin dayısı olmaktadır. Yani Şeyh Ahmedê Xanî Mîr Muhammed Purbelalinin babasının halası oğludur. Emir Muhammed Purbelalı öldüğünde, Xanî hazretleri onun üzerine “Kanê Muhammed Beg gelo” adlı önemli bir mersiye (Şînewarî) yazmıştır.”[31]
Xanî hazretleri “Ebdulfettah Buye Kostan” kasidesinde Bazid Sarayı’nı (İshak Paşa Sarayı) Emir II. Behlul oğlu Emir Muhammed Purbelali (1646-1681) tarafından temeli atılıp yapımına başlandığı, Emir Abdi oğlu Emir Abdulfettah’a (1706-1711) kadar saray yapımını bu beylerin kendilerine iş yaptıklarını, kaldırdıkları kendi paralarını buraya sarf ettiklerini açıklıyor.
Xanî, İshak Paşa Sarayı ile ilgili II. Divanının “Ebdulfettah Buye Kostan” adlı kasidesinde saray mimarlarının Kurd, Ermeni, Lezgi, Gurci ve Tatan ırkına mensup ustaların çalıştığını bildirerek şöyle buyurmaktadır:
“Hosta ji Kurd û Ermenan, Lezgi û Gurci û Tatan,
Xebat kirin cemaetan, Sera nav xariqe hildan”[32]
“Ustalar Kürt, Ermeni, Lezgi, Gürci ve Tatarlar
Beraber toplu çalıştılar, Sarayı harika içine çıkardılar.”
Xanî hazretleri Emir Muhammed Purbelali’den Emir Abdulfettah’a kadar bütün Emirlerin Doğubeyazit Sarayı’nın bütün işlerini kendi eline verdiklerini, hesapdarlığının kendi elinde ve yapım yönetimin kendi gözetiminde olduğunu buyuruyor. Bu muhasebede kendisinin nam yaptığını, haftada iki kere beylere hesap verdiğini, yeni defter ve sicilleri tuttuğunu, vergi verenlerin tamamının adını yazdığını bildirmektedir. Xanî hazretleri, bu beyitlerle ilk defa Bazid Sarayı’nın (İshak Paşa Sarayı) öz Bazidli Kürt Pisyanîler tarafından temelinin atıldığını isbat ediyor.
Bazid Sarayı’nın yapımı ile ilgili Xanî’nin beyitleri şöyledir:
“Ji Muhammed ta Fettah wan , eva Sera bû karê wan,
Serifandin dirav ewan, pûl û diravêd wan hildan.
“Muhammed’den Fettah’a kadar, bu Saray onların işleri oldu,
Onlar para sarfettiler, onların kağıt ve maden paralarını verdiler.
“Ewan karan bi destêd min, hesabdari min nav hildan,
Dihat danê bi zana min, hesabdarî min nav hildan.”
“O işler benim elimle, beni muhasebeci adlandırdılar,
Benim bilgimle veriliyordu, beni muhasebeci adlandırdılar.”
“Heftê du car hesap min da, defter û sicil nu veda,
Xerc guzarek me berneda, di defteran wa ci hildan.”[33]
“Haftada iki kez hesap verdim, defter ve kayıtları yeniden tuttum,
Harç vericileri bırakmadık, defterlerde onlar yer tuttu.”
Araştırmacı yazar Abdullah M. Varlı 1956 yılında Bazid’e yapmış olduğu ziyarette, Bazid Sarayı’nın dış duvarında yazılı Şeyh Ahmed-i Xanî’nin yazmış olduğu bir beyitten sarayın yine Kürtler tarafından yapıldığını ve yapılış tarihini ortaya çıkarmıştır. Beyit şöyledir:
“Sera ava dibe ji nû, xîm avêtin ewan ji nû,
Tarix hildaye me ji nû, “Rebbed lena” Sera Kurda”[34]
“Saray yeniden bina ediliyor, temeli onlar yeniden attılar,
Biz yeni Kürd Sarayı için “Rebbed lena” tarihi koyduk”
Bu beyitte sarayın yapım tarihi “Rebbed lena” kelimelerinde gizlenmiştir. Ebced hesabına göre “Rebbed lena” hesaplandığında yıl hicri 1085 çıkar. Harf değerleri şöyledir: R: 200, B: 2, B: 2, D: 800, L: 30, N: 50, A: 1 = h.1085 = miladi 1674 olur. Varlı hoca, yanlışlıkla üç adet B harfi saydığı için, ona göre h. 1087, miladi 1676 çıkar. Bu cümlede yalnız iki B harfi vardır. O zaman sarayın yapım başlangıcı h. 1085 m. 1674 tür.
Doğubeyazit İshak Paşa Sarayı[35]
İSHAK PAŞA SARAYINI YAPTIRAN DOĞUBEYAZIT
KÜRT PİSYANİ BEYLERİ:
Mîr Muhammed Purbelali ibn Mir II. Behlul (1646-1681)
Mîr Abdi (Çolak Abdi) ibn Mîr Muhammed Purbelali(1682-1696)
Mîr Osman ibn Mîr Abdi (vekalet etmiş)(1696)
Mîr Mîrza ibn Mîr Abdi vekalet etmiş. (1696-1698)
Mîr İbrahim ibn Mîr Muhammed Purbelali (1698-1703)
Mîr Halil, III. Mîr Abdi’nin oğludur.[36]
Mîr İbrahim ibn Mîr Muhammed Purbelali (1698-1703)
Mîr Muhammed Sani ibn Mîr Abdi (1703-1705)
Mîr Mîrza ibn Mîr Abdi vekalet etmiş.(1705-1706)
Mîr Abdulfettah ibn Mîr Abdi (1706-1711)
Mîr Osman ibn Mîr Abdi (1711-1714)
MîrMîrani Kiram Mahmud Paşa ibn Emir Abdi (1714-1731)
Emir Ahmed ibn Mahmud Paşa (1731-?)
II. Abdulfettah Paşa ibn Mahmud Paşa ( ? -1775)
Emirul Umera İshak Paşa ibn MîrMîrani Kiram Mahmud Paşa (1775-1800) 1785 yılında İshak Paşa Sarayını bitirmiştir.
Bazid Sarayı’nın kendisiyle adlandırdıldığı İshak Paşa, Kürt Pisyanî aşiretinden olup, aslen Doğubeyazit’lidir (Bazid-Beyazid). Birçok Türk ve dünya tarihçileri Osmanlı kayıtlarını incelemeden onu Çıldırlı İshak Paşa olarak gösteriyorlar. Bir çok yazar bu yanlışlıklara düşmüştür. Bu yanlış kayıtlar şöyledir: “1744 de Afşarlı Nadir Şah’ın saldırısı sırasında soyu kesildiği anlaşılan Beyazid Ocaklığı kaldırıldı, yerine İstanbul’dan atanan sancak beyleri geldi. Bunların en önemlisi, Yeni Kale kesimini yontma taşla çevirerek, içerisinde İshak Paşa Sarayı, camii, hamamı, külliyesi, medresesi gibi, Anadolu’nun son büyük sanat şaheserlerini Ahıska’lı[37] mimarlara yaptıran Atabagli İshak Paşa’dır. İshak Paşa Sarayı, III. Selim devrinde Çıldır Valisi Hasan Paşa’nın oğlu İshak Paşa tarafından yaptırılmıştır. (1784)[38] “Ahıska, Gürcistan’da bir şehir. Tiflis-Batum yolu üzerinde, Türkiye hududuna 15 km mesafededir. XVII. yy bir ara Osmanlı da Çıldır Eyaletinin merkezi oldu.[39] Doğubeyazıt tanıtım broşüründe de, maalesef Çıldırlı ile ilgili böyle bir kayıt bulunmaktadır: “1685 yılında yapımına Çıldırlı Çolak Abdi Paşa (1633-1680) tarafından başlatılmış, II. İshak Paşa zamanında 1784’ te tamamlanmıştır. Yapımı 99 yıl sürmüştür.”[40] Diye yazılıdır.
Bu Çıldırlı kayıtlarının tamamı yanlıştır. Çünkü, “Kürt Pisyani ailesi 1872 yılına kadar Bazid’de görev almışlar. 1872 yılında Bazidli ve Pisyani olmayan Pertev Paşa adında yabancı biri Bazid’e paşa olarak gönderilmiştir.”[41] Bu paşadan itibaren yabancı paşalar burada görev almıştır. Bundan önce görev alanların tamamı Bazidli Kürt Pisyani’lerdir. Çolak Abdi diye sunulan Emir Abdi, Emir Muhammed Purbelali’nin oğludur. Tarihçilerin çoğunun bundan haberleri yoktur. Çolak Abdi Paşa diye birisi Bazid’de yoktur ve görev de almamıştır. İshak Paşa Sarayı sanıldığı gibi, Çıldırlı Çolak Abdi Paşa tarafından yapılmamıştır.
Xanî’nin üzerinde emeği olan bu sarayın Çıldırlı’larca değil, Kürt Emir ve paşalar tarafından yapıldığını ortaya çıkarmak ve bu önemli yanlışı gözler önüne serilmesi açısından, öz Bazidli Kürt Pisyanî aşiretinden olan mutasarrıf ve paşaların tarihini de ortaya çıkarmak gerekir. Bu paşaların Çıldırlı değil, Pisyanî aşiretinden Kürt olduklarını Osmanlı arşiv belgeleri ve fermanları isbat ettiği gibi, birçok yabancı gezgin de bunu isbat ediyor. Bu belgelerden bir tanesi şöyledir: “Hicri 1174, miladi 1761 yılında Şam, Bağdat ve Kürdistan’ı gezen Karistin Nîbor Bazid beyliği için şöyle diyor: Beyazid…. Kürt Paşaları buraya hükmediyorlar. Uzun yıllardan beri yönetim bu ailenin elindedir.”[42]
Hicri 1247 miladi 1831 tarihinde şöyle bir kayıt vardır: “Muhammet Han, Emiri nizam; şeş erade top ve hezar pansed (1500) nefer serbazi cedid ve duhezar (2000) suvar, ez Ekradi Zilan ve Milan ve Şemsikî ve Tekorî amade numud. Ve berayi tenbiye ve koşmali Teymur Paşa yi Mili Hakimi Van ve Behlul Paşa yi Silivi, ve Hakimi Bazid ve Han Mahmud reisi Ekradi Mahmudî, be sehrayi Mahmudî reft.”[43] Bu belgede de Silvanlı Behlul Paşa (Behlul Paşayi Silivi) ayrı, Bazid Hakimi ayrıdır. Aynı insanlar değildir. Zaten “Silvanli Behlul öldürülmüştür.”[44] Bazidli Behlul öldürülmemiştir.
Bu konuda Osmanlı Arşivleri en doğruyu ortaya koymaktadır. Osmanlı Sicillerinde Çıldırlı İshak Paşa için şöyle kayıtların olduğunu Varlı Hoca şöyle yazmıştır: “Osmanlı Devleti tarafından Çıldırlı İshak Paşa h. 1206 m. 1791 yılında Pasin’e Paşa olarak atamıştır. Çıldırlı İshak Paşa kafası yerinde olmayan, bölgeyi idare edemeyen, beceriksiz bir kişi olduğu için, Pasin halkı onu Osmanlı’ya şikâyet ediyor. Bu şikâyet üzerine Osmanlı Devleti Çıldırlı İshak Paşa’nın elini Pasin’den çektirip onu azlediyor. Çıldırlı İshak Paşa biraz kafadan eksik biri olduğu için Pasin’lerden ayrılmamış ve orada ölmüştür.”[45] Bu konuda diğer bir kayıt da şöyledir: “Hasan Paşa torunu Çıldırlı İshak Paşa 1206 (1791) de Pasin’e Bey olarak Osmanlılarca atanmıştır.”[46]Varlı Hoca bu konuda şöyle diyor: “Türk yazarlar Bazid Beyliği Çıldır beylerinin elinde idi diyorlar. Onlar bu konuyu karıştırıyorlar. Çıldır’lı Çolak Abdi Paşa ayrı, Bazid’li Abdi Paşa da ayrı kişilerdir.[47] İshak Paşa Pisyani ile İshak Paşa Çıldirî de ayrıdırlar. “Bazid beyi İshak Paşa Çıldırlıdır, sözü yanlıştır.”[48]
İshak Paşa’nın Kürt Pisyanî aşiretinden ve Bazidli olduğunu Osmanlı Devleti’nin hicri 1 Ramazan 1190 miladi 14.10.1776 tarihli bu fermanından belli oluyor: “İran Hanlerinden Xoy (Hoy) Hanı: Ahmed ve Revan Hanı : Hüseyin Ali ve Tebriz Hanı: Necef Kulî ve Karatağ Hanı: Mustafa nam hanler; birkaç seneden beru havase Haremeyni Şerifeyne tabi : Şikakî Eşiretinden; Heyderî ve Sipikî ve Berazî ve Ekradi saireyi istishab birle, Van eyaletinde kain Mahmudî Sancağı karyelerine…… Van Beglerbegisi Teymur Paşa’nin arzi ve ahalisinin mehderleriyle inha olunmak…. Tebih ve tenbihiye muhtevi Erzurum Paşası: Yeğem Ali Paşa ye hitaben ve Bazid Beglerbegisi Pisyanî kullerim İshak Paşa ya hitaben fi evaili Remedan 1190 tarihinde.”[49] Tarihte meşhur olan Hinis mutesellimi Veli Paşa’nın şikayetnamesinde; Bazid Beylerinin Kürt Pisyanî olduklarını, o da belirtiyor.”[50]
İshak Paşa ise, bu sarayı 1785 yılında bitirmiştir. İshak Paşa, Bazid Sarayının bitirilmesi ile ilgili sarayın duvarının üzerine Kürtçe ve Türkçe şöyle yazdırmıştır:
“Çêkir İshak Paşa ustadê qerîn.”
“Yüzyılın maharetini İshak Paşa yapıp bitirdi.”
“Bin yüz ile doksan dokuz oldi buna tarih,
İshak, meram uzre kerem kıldi cihani.”[51]
Şeyh Ahmed Xanî hazretlerinin yukarıdaki beytinde geçen “Rebbed lena” sözcüğünün ebced hesaplamasına göre, Bazid Sarayı 1674 yılında yapımına başlanmıştır. İshak Paşa Sarayı kapısı yanındaki tarihçesi tabelasında yazıldığı gibi temeli 1685 te atılmamış ve Çolak Abdi Paşa tarafından da yapılmamıştır.
Varlı, 1956 yılında babası ile Doğubeyazıt’a araştırma ve ziyaret amacıyla gittiğinde, İshak Paşa Sarayı’nın dış duvarından düşüp beş parça olan ve üzerinde güneşin ışınları, altında da yazıtı olan bir kitabeyi görmüştür. Kitabe üzerinde “Sera Hukumeta Kurda, Der Bazid”[52] yazısını görmüş ve babasıyla beraber okumuştur. Bu yazıtın bazılarınca mahsus yerinden sökülüp imha edildiğini belirtmektedir.
Önceleri Bazid Saray Kapısı’nın üzerinde Kürtçe şöyle bir ibare de vardı: “Ya Reb! Tu welat û millet û Bazid û Bazidî’yan ji hemi afatan muhafize bikî” Bu yazıyı ararştırmacı yazar Varlı Hoca 1956 yılında babası ile araştırma yapmak üzere Bazid’e gittiğinde, yerde bir köşede toplanmış kırık birkaç parça tarihi yazıt üzerinde bu ibareyi okuduğunu söylüyor. 1993 yılında ikinci kez gittiğinde ne o taşı ne de parçalarını bir daha bulamamıştı.”[53] Bir daha 11.05.2003 te Doğubeyazit’e geldiğinde hem bu taşı hem de üzerinde tarihi katıt olan bu her iki yazıtın parçalarını bulamamıştı.
Bu beyitte sarayın yapım tarihi “Rebbed lena” kelimelerinde gizlenmiştir. Ebced hesabına göre “Rebbed lena” hesaplandığında yıl hicri 1085 çıkar. Harf değerleri şöyledir: R: 200, B: 2, B: 2, D: 800, L: 30, N: 50, A: 1 = h.1085 = miladi 1674 olur. Varlı hoca, yanlışlıkla üç adet B harfi saydığı için, ona göre h. 1087, miladi 1676 çıkar. Bu cümlede yalnız iki B harfi vardır. O zaman sarayın yapım başlangıcı h. 1085 m. 1674 tür. İshak Paşa ise, bu sarayı 1785 yılında bitirmiştir. İshak Paşa, Bazid Sarayının bitirilmesi ile ilgili sarayın duvarının üzerine Kürtçe ve Türkçe şöyle yazdırmıştır:
“Çêkir İshak Paşa ustadê qerîn.”
“Yüzyılın maharetini İshak Paşa yapıp bitirdi.
“Bin yüz ile doksan dokuz oldi buna tarih,
İshak, meram uzre kerem kıldi cihani.”[54]
Yukarıda görüldüğü gibi, Bazid İshak Paşa Sarayı Kürt Pisyani beyleri tarafından temeli atılmış ve onlar tarafından bitirilmiştir. Osmanlıların bir katkısı olmamıştır. Çıldır Valisi Hasan Paşa’nın oğlu Çolak İshak Paşa tarafından yaptırılmamıştır.
Saygılarımla.
Abdullah Yaşın (Xanîzade)
Tarihçi Araştırmacı Yazar
[1] Harikalar Ansiklopedisi, S.126
[2] Varlı, Ebdullah M. Divana “Diwan û Jinewerîya Ahmedê Xanî. C.I, S. 385, Sipan Yayınevi Yayınları Ulucanlar, Erkam Matbaası (İstanbul-2004)
[3] Çelebi, Katib, “Cihannuma” S.417-422 İbrahim Müteferrika, nş. h. 1141 m. 1728-İstanbul
[4] Varlı, Ebdullah M. Divana “Diwan û Gobideyê Ahmedê Xanî Yêd Mayin. C.II, S. 263 ve 282, Sipan Yayınevi Yayınları Ulucanlar, Erkam Matbaası (istanbul-2004) ; (Xanî, Şeyh İlyas, Qissa Şem’un, S,16 ( h.1063, m.1652)
[5] A.g.e. C.I, S. 333-335, (Cevdet Dahiliye: 1143- m.1731 Osmanlı Arşivi İstanbul. C.Maliyeden muhemmel 1262-184
[6] Meydan Larousse, Büyük Lügat ve Ansiklopedi, Sabah, C.5, S. 427
[7] İslam Ansiklopedisi, Türkiye Diyanet Vakfı, C.9, S.493 (Katip Çelebi, Cihannuma, S.417-422)
[8] Meydan Larousse, Büyük Lügat ve Ansiklopedi, Sabah, C.5, S. 427
[9] A.g.e. C.I, S. 387,
[10] A.g.e. C.I, S.27,
[11] A.g.e. C.I, S. 386-388. 347 (Tahrirat Defter (Defteri Kuyudi Kadime) No: 265 Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü Ankara)
[12] A.g.e. C.I, S. 173
[13] A.g.e. S.388
[14] A.g.e. C.I, S. 346-348,(Cevdet Dahiliye. No: 11754. Osmanlı arşivi İstanbul. Sicil G.S. No: 1512 Askeri Numara (A.R.S.) No: 61 Osmanlı Arşivi İstanbul)
[15] A.g.e. C.I, S. 387,
[16] A.g.e. C.I, S. 386-388,
[17] Varlı, Ebdullah M. Divana “Diwan û Gobideyê Ahmedê Xanî Yêd Mayin. C.II, S.388, Sipan Yayınevi Yayınları Ulucanlar, Erkam Matbaası (İstanbul-2004)
[18] A.g.e. C.II, S. 261,
[19] Varlı, Ebdullah M. “Diwan û Jinewerîya Ahmedê Xanî. C.I, S.156, Sipan Yayınevi Yayınları Ulucanlar, Erkam Matbaası (istanbul-2004)(Tehrirat Kuyudi Kadime, Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü Arşivi, No: 199.265 Ankara
[20] A.g.e. C.I, S. 217
[21] A.g.e. C.I, S.184. 219
[22] Öztuna Yılmaz, Büyük Türkiye Tarihi, C.13, S.314, Ötüken Yayınları
[23] Kılıç,Yar.Doç.Dr.Orhan, XVI ve XVII yy. Yüzyıllarda Van, S.230-231 ve 427, Van Belediye Başkanlığı Kültür ve Sosyal İşler Müdürlüğü No:6 Acar Matbaası (1997-Ankara)
[24] Varlı, Ebdullah M. Divana “Diwan û Gobideyê Ahmedê Xanî Yêd Mayin. C.II, S.184. 219, Sipan Yayınevi Yayınları Ulucanlar, Erkam Matbaası (İstanbul-2004) (Cevdet Dahiliye No:16350 Osmanlı Arşivi, İstanbul)
[25] A.g.e. C.I, S. 220. 221, Xanî, Şeyh Ahmed, Diwan, Abdulfettah Kasidesi. No:81
[26] C.I, S. 223
[27] Varlı, Ebdullah M. “Diwan û Jînewarîya Ahmedê Xanî.” C.I, S. 223, Sipan Yayınevi Yayınları Ulucanlar Erkam Matbaası (İstanbul-2004)
[28] A.g.e. C.II, S. 190350. 394, (C. Dahiliye. No: 168 Osmanlı Arşivi.)
[29] A.g.e. C.I, S. 217
[30] Varlı, Ebdullah M. Divana “Diwan û Jinewerîya Ahmedê Xanî. C.I, S.395, Sipan Yayınevi Yayınları Ulucanlar, Erkam Matbaası (İstanbul-2004)
[31] Xanî, Şeyh Ahmed, Diwan, “Kan Muhemmed Beg Gelo!” No:79
[32] Varlı, Ebdullah M. Diwan û Gobideyê Ahmedê Xanî Yêd Mayin. C. II, S.193, Sipan Yayınevi Yayınları Ulucanlar Erkam Matbaası (İstanbul-2004)
[33] A.g.e. C.II, S,194
[34] Varlı, Ebdullah M. Divana “Diwan û Jinewerîya Ahmedê Xanî. C.I, S. 397, Sipan Yayınevi Yayınları Ulucanlar, Erkam Matbaası (İstanbul-2004)
[35] Foto:Azad Cudi Dağlı
[36] A.g.e. C.II, S. 23. 221, (Not: Halk arasında bu iki beye Çolak Abdi bey denilmiştir.)
[37] Not: Ahıska: Gürcistan’da bir şehir. Tiflis Batum yolu üzerinde, Türkiye hududuna 15 km. mesafededir. XVII. yy. bir ara Osmanlı’da Çldır Eyaleti’nin merkezi oldu. (Meydan Larousse.Büyük Lügat ve Ansiklopedi, C.1, S.159, Sabah, İstanbul-1992
[38] Tuğlacı, Pars, “Osmanlı Şehirleri” S.50, Milliyet Tesisleri, (İstanbul-1985)
[39] Meydan Larousse, Büyük Lügat ve Ansiklopedi, Sabah, C.1, S.159
[40] İshak Paşa Sarayı, Doğubeyazit Kaymakamlığı Broşörü. ; İshak Paşa Sarayı Tabelası ; Büyük Larousse Sözlük ve Ansiklopedisi. C,10 S. 5781 ; Ana Britannica Anatomi Atlası C.12 İshak Paşa Sarayı
[41]Varlı, Abdullah M. “Diwan û Jinewerîya Ahmedê Xanî,” C. I, S. 447, Sipan Yayınevi Yayınları Ulucanlar Erkam Matbaası (istanbul-2004)
[42] Varlı, Ebdullah M. Divana “Diwan û Jinewerîya Ahmedê Xanî. C.I, S. 349, Sipan Yayınevi Yayınları Ulucanlar, Erkam Matbaası (istanbul-2004) (Karistin Nîbor, “Rihleti Nîbor İla El-İrak Fi Karni Samineşer” S.76, 1965-Bağdat)
[43] A.g.e. C.I, S. 352-353 (Akasi, Mehdi, Tarixi Xoy, S.250-251, Tebriz, h.1350, m.1931)
[44] A.g.e. C.I, S. 344 ; Bitlisî, Şertefhan. Şerefname, S.335-337
[45] A.g.e. C. I. S. 367. (Sicili Osmanlı Der: 326-327 Bölüm: İshak Paşa. Muhammed Sureyya. İstanbul.)
[46] A.g.e. C.I, S. 367, (Cihannuma, S. 426. 10 Muharrem 1141- 16.08. 1728)
[47] A.g.e. C.I, S.221
[48] A.g.e. C.I, S. 358 ve 364,
[49] A.g.e. C. I, S. 353 (Cevdet Dahiliye. 1 Ramazan. 1190 (14.10.1776) Osmanlı Arşivi. İstanbul.)
[50] A.g.e. C.I, S. 353 (Cevdet Dahiliye. İstanbul. Sicili Kadimi Eyaleti Erzurum. Livai Bazid. No: 1512. Askeriye.)
[51] A.g.e. C.I, S. 440
[52]Varlı, Ebdullah M. Divana “Diwan û Jinewerîya Ahmedê Xanî. C.I, S. 432, Sipan Yayınevi Yayınları Ulucanlar, Erkam Matbaası (istanbul-2004)
[53] C.I, S. 240, Sipan Yayınevi Yayınları Ulucanlar, Erkam Matbaası (İstanbul-2004)
[54] A.g.e. C.I, S. 440