Ebul-İz'in Bilime Katkıları

EBUL-İZ’İN  BİLİME  KATKILARI

Abdullah Yaşın

Araştırmacı-Eğitimci-Yazar

 

İslamın medarı iftiharı mühendislerin piri, bilgisayarların temellerini atan bilgin, fizikçi, ressam, nakkaş, heykeltıraş, fen-teknik ve sanat adamı, robotlar, saatler, su makinaları, sağlık gereçleri, şifreli kilitler, şifreli kasalar, termos, otomatik çocuk oyuncakları gibi 60 makinenin mucidi ve dünyanın ilk sibernetik bilgini Cizreli ulu dahi Kürd mucit Ebul-İz, Cizre Dağkapı (Tor) Mahallesi Lale sokakta 1153 yılında doğdu. Botan aşiretinden olup, adı İsmail, babasının adı Rezzaz’dır. Ebul-İz olan lakabı; büyüklük, şeref, onur babası anlamındadır. Cizre’li olduğu için kendisi El-Cezerî olarak adlandırılır. Zamanında yapmış olduğu insanları hayrette bırakan makineler ve kullandığı fen-teknikte dünyada eşsiz bir mucit olduğundan, kendisine “Zamanın güzeli” anlamında “Bediuzzeman” denilmiştir. Bediuzzeman kelimesi İngilizce karşılığı olarak “Prodigy of the Age” cümlesi ile anılır. Reisula’mal unvanı ile de, mühendislerin başı olduğu belli olur. Mezar taşında şöyle yazılı idi. “Reisule’mal Bediuzzaman İsmail Ebul-İz bin Razzaz El-Cezeri.” Batı dünyası onu Cazari (Gazari) olarak tanır.

Ebul-İz, Cizre’de Zengi Emiri Ebul Kasım Mahmud Sencerşah (1162-1170) döneminde Cizre Ulucami Kapısı ile ünlü kapı tokmaklarını yapmıştır. Ebul Kasım Mahmud Sencerşah’ın ölümünden sonra yerine geçen Seyfeddin Gazi bin Kutbeddin Zengi’nin (Salt:1170-1181) işi gücü savaş olan birisi olduğu ve Ebul-İz’den çok aşırı vergi aldığından dolayı, Zengi Devleti’nin bu ağır vergisinden kurtulmak ve Cizre bölgesindeki savaş ortamından uzaklaşmak için, 1174 yılında Artuklu’ların başkenti Diyarbakır’a göç etmek zorunda kalmış, Artuklu’ların sarayına geçerek, Diyarbakır Artuklu Meliki Muhammed bin Kara Aslan’ın hizmetine girmiştir. Diyarbakır Artuklu Sultanı Muhammed bin Kara Aslan ve büyük oğlu ile küçük oğlu Ebul Feth Nasıruddin Mahmud’a (Sal: 1200-1222) 25 yıldan fazla hizmet yaptıktan sonra, tekrar Cizre’ye dönmüş ve Cizre’de ölmüştür. Ebul-İz  ve amcası oğlu mucit Hasan Ali Ebul-İz, üstün değerlerinden dolayı, Cizreliler onları Cizre mezarlığına layık görmeyerek, Nuh Peygamber’ın  (as) gömülü olduğu Nuh Peygamber Camii avlusuna gömmüş ve üzerlerine kubbe yapmışlardır.

Ebul-İz’i unutulmaz kılan şüphesiz onun “El Camiu beynel ilmi vel amel, en nafiu fis sanaatil hiyel” adlı eseridir. Onun bilime yaptığı üstün katkılarını, kendi kitabının önsözünde ve eserinde bariz bir şekilde görmek mümkündür.

Hatta Ebuliz’in dehasını gören Artuklu hükümdarı ondan şöyle bir teklifte bulunmuştur: “Bana zincirsiz, topsuz, fındıksız (yuvarlaksız) bir makina yap ki, ben hem seferde, hem hazarda kullanabileyim. Aynı zamanda da şekil itibarıyla göz ve gönül alıcı olsun.” Ebuliz; “ben de yaptım; çok beğendi” demekle, bir mucidin, bir bilim adamının istediği anda bir aleti tasarlayabilme ve o eseri yapabilme cesaret ve şevkini kendi ardıllarına bir mesaj olarak iletmiştir.

Cezeri’nin kendi alanında bilimde çok derinleşmiş ve uzmanlaşmış olduğunu, “Tatbikata dönüştürülemeyen her teknik ilmin doğru ve yanlış arasında kaldığını gördüm.” vecizesinden anlamak mümkündür. Burada vurgulanan “bilginin oluşması ve sınanması” görüşüdür. Bu da ‘modern bilgi teorisiyle’ tamtamına örtüşmektedir.  Bu vecize  birçok bilim adamı için bir rehber olmakla  birlikte, Cezerî’nin ulaştığı bilimsel ve felsefi düzeyi gösterir.

Ebul-İz,  bilime yaptığı katkıların çok bilincinde bir bilgin olduğunu şöyle belirtiyor: “Gelmiş geçmiş alimler ve düşünürler çok sayıda düzen ve problemden söz etmişlerdir. Ama bunların tümünü gerçekleştirmeye fırsat bulamadıkları gibi, bu düzenleri kontrol edecek yöntemleri de geliştirememişlerdir.” Kitabının, daha önceki eserlerin bir tamamlayıcısı olduğunu ve içinde kendisi tarafından yeniden keşfedilen düzenler olduğunu  da şöyle dile getiriyor: “Bu kitapta bazı eksiklikler giderilmekte, yöntemler  tasnif edilmekte ve keşfedilen yeni düzenler verilmektedir. Bu yönde başka bir eserin bulunduğunu zannetmiyorum. Bu hususu konuyu bilen insaf sahiplerine bırakıyorum.” demekle önemli bir yere vardığını vurgulamaktadır.

Ebul-İz eserini kendine özgü bir sistem halinde hazırlamıştır. Kitabındaki bu düzeneklerin çalışma prensiplerinin anlaşılması için, şekiller çizmiş, Latince harfler yerleştirmiş, böylece şekillerin çok açık anlaşılır olmasını sağlamıştır. Kendisi bu düzeneklerin genel açıklamasından başka üretim sırasına göre her parçanın yapılış açıklamasını aynen yapmış, bunları montajlama şekilleriyle beraber anlatmıştır. Daha sonra adı geçen düzenin genel çalışmasını açıklamıştır. Kendinden önceki bilim adamlarının kullandığı terimleri açıklayarak kullandığı gibi, kendisine  ait  yeni terimleri de kullanmıştır.

Ebul-İz’in elinde elektrik, lazer ışınları, elektron, foton, positron gibi olanaklar hiç yoktu. Ancak onun elinde “Havanın İtme Gücü”  “Buhar Gücü”  “Suyun Basıncı”  gibi doğal olanaklar vardı. Bu olanaklarla “otomatik sistemler”,  “otomatik sistemler arasında denge durumu”, “karşılıklı denge kurabilme”, “hareket sonunda yepyeni bir işlemin başlaması” ve bunun gibi daha birçok sistemleri ortaya koyarak, bu eserleri bilim dünyasına armağan etmiştir.

Cezeri’den Avrupa mühendislik terminolojisine giren diğer birçok makine parçaları ve sistemleri de şöyle sıralanabilir:

a-Yapılacak aletin önce kağıttan şablonunun yapılması,

b-Çarpılmayı en aza indirmek için tahtanın tabakalar halinde kullanılması,

c-Konik vanaların kullanılması,

 d-Daire sektörü dişlilerinin kullanılması,

e-Tahta şablon kullanılması,

f-Kapalı kum kutularından pirinç ve bakırlı döküm,

g-Su akıtan savakların ayar edilmesi,

h-Tekerleklerin balansı,

ı-Suyunu belli bir zaman aralığı ile boşaltan kaplar.

Bu makine parçaları Ebul-İz’den yüzyıllar sonra yeniden keşfedilip kullanılmıştır.(1) Leonardo da Vinci, Ebul-İz’den 250 yıl sonra bu makine parçalarından bazılarını kullanmıştır. Ebul-İz’in kullandığı su seviye kontrol sistemine benzer bir aleti ondan 500 yıl sonra İngiltere kullanmıştır.

Ebul-İz El-Cezeri, ulaşılmaz büyük bir fen ve teknikçi olmakla beraber, “Elektronik Beyin” in “Kompüter Teknoloji” nin “Otomasyon Sistemi”nin “Sibernetik”in bilimsel gelişmesinin de en büyük öncüsüdür. Ebul-İz “kendi kendine çalışma sistemini” 12. yüzyılda kullandığı halde, İngilizler 13.yüzyılda Bacon’la, Fransızlar 17. yüzyılda Pascal ve Decartes ile başlatmışlardır.

Ebul-İz sibernetik biliminin de atasıdır. Bilindiği üzere sibernetik; insanlarda ve makinelerde, karşılıklı haberleşme, kontrol, denge kurma ve yöneltme bilimidir. Ebul-iz, Sibernetikteki “Denge Durumu” ya da, “Elektronikteki Ayarlama Sistemleri” üzerinde çalışmış ve bunları üstün bir  başarı ile uygulamıştır. Bu konuda çok çeşitli makineler yapmış ve her bir makinesinde ayrı bir denge durumunu kurmuştur. Örneğin; Onun “Tavus Kuşlu Otomatik Saati, sibernetik biliminin en güzel örneklerinden olan bir otomatıdır. (2)

“Ebul-İz’in kuyulardan ve akarsulardan altı metreye kadar su kaldıran düzeni, dönme hareketini salınım hareketine dönüştürmesi yönünden çok ilgi çeken bir alettir. Ebul-İz’in bu düzeni “dairesel hareket yapan bir kolun mil yuvası vasıtasıyla hareket ettirilmesine ilişkin dünyadaki ilk uygulamadır.”(3) Bilim dünyası Ebul-İz’den altı yüz yıl sonra bu sistemi yeni kullanmıştır. Bu sistemle Cezerî’nin yaşadığı çağın çok daha ilerisinde, dahi bir başmühendis olduğu ortaya çıkar.  

Ebul-iz İsmail bin Rezzaz El-Cezerî; “Otomatik Kontrol Bilimi”nin zirvesinde dünyanın kabul ettiği alim, dahi ve erişilmez bir mucittir. Bazı şekillerinde Hidro-mekanik tesirler ele alınmasına rağmen, bir diğer şekilde “Hidro-Mekanik” güçten yararlanarak, şamandıra ve palangalar arasında “Karşılıklı etkide bulunma” gibi ilginç düzenler, otomatik sistemler kurmuştur. “Devrilme kaplarını, aynı zamanda zaman ayarlayıcısı olarak da kullanmıştır. Makinelerinin çoğunda akan su miktarı ya da suyun debisi değiştirilerek yapılan hareketler hızlandırılabilir veya yavaşlatılabilir, bu ise bir noktada programlamadır.” 

Ebul-İz gökyüzü üzerinde de çalışmış büyük bir mühendis ve astronomi bilginidir. Astronomi bilgisi sayesinde, insanları hayrette bırakan Diyarbakır Ulu Camii’ndeki taş saati yapmıştır. Gökyüzü ve ay üzerinde de çalışarak, ayın almış olduğu hilal şekli, ilkdördün, dolunay, son dördün şekillerinin nasıl oluştuğunu ilmi olarak göstermiştir. Böylece ardıllarına gökyüzü keşfinin gerekli olduğunu hatırlatmıştır.

            Bilim adamlarına, bilimi saklamamaları, bu konuda cimri olmamaları ve bilimin herkese açık olması gerektiğini önsözünde tavsiye etmiştir. “Herkes bildiği şeyleri başkasına iletmekle yükümlüdür.” Vecizesi, onun bilime yaptığı büyük bir katkıdır.

 

 

KAYNAK VE DİPNOTLAR:

1- El-Cezerî, BediuzzemanEbul-İz İsmail bin. Rezzaz, “El CamiuBeynel İlmi Wel Emel, En NafiuFisSenaetilHiyel” h.1206 (Olağanüstü Mekanik Araçların Bilgisi Hakkında Kitap) Kültür Bakanlığı Yayınları 1207, Tıpkı Basım, Bilim ve Teknoloji Dizisi No: 12, Sevinç Matbaası, (Ankara-1990)

2-Mahsereci Nalan, 12. Yüzyılda yaşamış ‘Otomasyonun ve robotun atası’ Türk bilgini Ebû’l-İzz el-Cezerî. Bilim ve Ütopya, S:9, Aylık Bilim Kültür ve Politika Dergisi Ocak-2002, Sayı:91

3-Çeçen, Prof.Dr. Kazım, Köprü Dergisi , “İlim Mirasımız Gün Işığına Çıkıyor” Sayı:66, S.13, (Eylül-1982)

4-Bir, Prof. Dr. Atilla, Yüksek Mühendis Mahmut Kayral, Bilim ve Ütopya, “Cezerî’nin döneminin Doruğu Olan Mekanik Düzenleri” S.43, Aylık Bilim Kültür ve Politika Dergisi, Ocak-2002, Sayı:91

5-Bir, Prof. Dr. Atilla, “Cizreli Bilgin İsmail Ebul-İzz’in Mekanik Düzenleri”R.137-150, “Hz. Nuh’tan Günümüze Cizre Sempozyumu.” İstanbul-1999. Cizre Kaymakamlığı. Yay. Haz: Prof. Dr. Mehmet Sait Özervarlı.

6-Bilim ve Teknik Dergisi, Sayı:110, 112, 113

7-El-Cezerî, BediuzzemanEbul-İz İsmail bin Rezzaz, “El CamiuBeynel İlmi vel Amel, En NafiuFisSanaatilHiyel” Çeviri, inceleme ve  Teknik Açıklamalar: Sevim Tekeli, Melek Dosay, Yavuz Unat, Türk Tarih Kurumu Basımevi, Türk Tarih Kurumu Yayınları III. Dizi Sayı:26 (Ankara-2002)

8-Yılmaz Doç Dr. Cengiz, “Sibernetik Biliminde Ebul-İz’in Yeri”, Ebul-İz El-Cezerî (Sibernetik Biliminin Öncüsü, Artuklu Sarayı-XIII. Asır) Ebul-İz El-Cezerî Kongresi (14 Mart 1986) Tebliğleri , Erciyes Üniversitesi Gevher Nesibe Tıp Tarihi Enstitüsü Yayını, No:8, Kayseri 1993, s.62)

9- El-Şems, Macid Ebdullah. “El-Cezerî, RaidilMekanikî El-TetbiqilErebî”, DarulCahizEnneşr, Matbaa DarulHurriyye (m.1982, h.1402, Bağdat)

10-Yaşın Abdullah, “Tarih Kültür ve Cizre”, s.427-447, Kent Işıkları Yayınları, İstanbul-2011.